Aralık ayının son günlerinde; kapanmak üzere olan kapının aralığından bakarız; dünlerimize, hayallerimize, kaybettiğimiz sevdiklerimize. Gerçekler tüm gerçeğiyle karşımızda durur, sadece bizim görüp, bilgimiz ve anladığımız o aralığın ardında.
Çünkü yaşadıklarımızın tek kanıtı kendimizizdir. Artık keşkeler, pişmanlıklar, acabalar hiçbir işe yaramaz.
Olanlar olmuş, yaşanacaklar yaşanmış ve kapı bir daha dünlere açılmamak üzere kapanmıştır.
“Bu saatten sonra” diye bir zaman dilimi var ki sonuna neyi koyarsak koyalım; acıyı ve geç kalmışlığı anlatır. Bana kalırsa yılın bu son ayına, bu yüzden aralık denmiştir, son kez aralık duran kapıdan baktığımız…
On bir yıl önce yitirdiğim babaannemin ölüm yıldönümü bu ayda oluşundan mıdır nedir, bende çok sevdiğim şair Ahmed Arif’in de şiirinde dediği gibi” Sevmem, netameli aydır. Bir başka ama bilemem. Bir kaçıncı bahara kalmıştır vuslat.” Babaannem dediğime bakmayın; beni büyüten, sevgisiyle sarıp sarmalayan, yüreğimde ve yaşamımda derin izleri olan, anne yerine koyduğum insandı. Babaannem öldü ve sustuğu bütün sözleri götürdü yanı sıra. Toprağın gökyüzünden büyük olduğunu o gün öğrendim. Asla geri dönmeyeceğini ve benim için asla ölmeyeceğini de biliyordum. Ve hâlâ capcanlı duruyor anılar, sımsıcak ve biraz boynu bükük. Ne varsa yaşanmış ve paylaşılmış, gülünce gözlerinin içinin gülmesi gibi öylece durmaktadır. Sevgiyle, rahmetle anıyorum…
Ve yeni bir kapı ardına kadar açılmıştır önümüzde, adına yarınlar dediğimiz. Orada belirsizlikler, sürprizler, hayaller, umutlar vardır. Adına Ocak ayı denmiştir; ocağımızın hala tüttüğü, bir çaba içinde olmanın, mücadeleye devam etmenin, yaşanılan hayatın hakkını vermenin, işini en iyi şekilde yapmanın, kazancını helal kılmanın, alın terinin, duyarlı bir yaşamın ve bir yaraya merhem olmanın insanı çok yoran ama günün sonunda huzurlu kılan bir güzelliğini yaşarız.
Ve erken, geç ’ten iyidir. Geç de, hiç' ten iyidir… O yüzden geç kalmayın, sevdikleriniz yanınızdayken kocaman kucaklayın…