Şair yazar Hasan Hüseyin Yalvaç hoca ve Basri abiyle güzel sohbet eşliğinde ufak ufak demlenirken, Suriye'nin Başer Esed'ten kurtuluşunu ama yenilerinin yerine geldiğini bu durumda Türkiye'nin nasıl bir yol izlediğini veya izleyeceği konusunda konuşurken Libya'nın Muaamer Kaddafi'sinden Irak'ın Saddam Hüseyin'inden bahsettik.
İsrail'in bu fırsatı değerlendirdiğini Suriye'nin en kritik bölgelerini vurduğundan bahsettik. Savaş ne demek? Sorusunun üzerinde yoğunlaştık.
Savaş, asker ve silah demek olduğu için askerlik anılarımızı da anlatmadan geçemedik. Hasan Hüseyin hoca Çorlu'da yedek subay olarak askerlik yaptığını, Basri abi Ağrı'da yaptığını söyledi. Ben İstanbul'da askerlik yaptığımı ama benim birde 77 gün İzmir'de acemi birliğim var evlere şenlik. Öğretmen Mustafa Gökdemir'e askerlik anılarımı bir kere anlatmıştım çok etkilenmiş olacak ki arada bir şu askerlik anılarını anlatsana diyor. Mustafa hocanın kulaklarını çınlattık Hasan Hüseyin hoca hemen aradı şimdi Manisa’da, Manisa’nında altını üstüne getirmiş. Mustafa hocam merak etme Rintintin'i doyurduk. Sana selamı var. Ama özlemiş seni.
Sohbet biter mi bitmez. Sohbet sohbeti açıyor. Hasan Hüseyin hoca insan tiplemeleriyle ilgili bir kitap yazabilirsin dedi. Bende bunun üzerine benim bir Cengiz dayım vardı, vefat edeli bayağı oldu dedim. Onun çok ilginç bir mizahi yönü vardı diyerek anlatmaya başladım. "Bizim köyde iki tane su tesisi var. Bu su tesisleri Istranca dağlarında ve dayım Cengiz bu tesislerin birinde çalışırken izinli olduğu bir gün köyde kahvede bir kaç arkadaşıyla oturmuş o bildik hikâyelerinden birini anlatıyordu.
Ben kahveye girdim. Cengiz dayım heyecanlı bir şekilde hikâyesini anlatırken "yeğenim gel sende dinle, bir gün öğleden sonra yanımda ki arkadaşa ben gideyim biraz balık tutayım akşama pihizleniriz sen mangalı yak dedim. Oltaları aldım yola koyuldum. Yarım saat sonra deredeydim. Bir iki denemeden sonra balık tutmaya başladım. Fakat ben biraz daha balık tutayım derken tesisten çok fazla uzaklaşmışım. Hemen toparlandım ama akşam karanlığı başladığından patikayı bir türlü bulamıyordum" dedi. Bu arada her kes heyecanlı bir şekilde Cengiz dayımı dinliyordu. Anlatırken arada birde bana göz kırpıyordu. "Neyse patikayı ararken bir torluk mıcasına çıktım. Bir baktım beş yıl önce bu mıcadan geçmişim, benim kara lastik ayakkabının izi duruyordu, eğer ayakkabının izi olmasaydı katiyen tesisi bulamazdım" dedikten sonra herkes kahkayı bastı.
Nazmice
11.12.2024
Safaalan köyü