ara-lık’tan bakacağız geçip giden aylara ve gelecek yeni yıla… Bir yıl daha bitecek ömrümüzden, bir yaş daha yaşlanacağız. Yaş aldıkça yalnızlaştığımızı fark edeceğiz. Biten arkadaşlıklar, ilişkiler, arkada kalan onlarca insan. Herkes unutulur zamanla, herkesin yeri dolar. İnsanlar gider ve hayat devam eder. Kimse yok diye, dünya dönmekten vazgeçmez. Birisi gitti diye hayat bitmez.
Severken unutuyoruz aslında ama bazı insanlar bir gün gitmek için girer hayatımıza. Biz bunu kabul edemeyiz başta ama sonra biter ve hayat devam eder… Zaman geçip gittikçe, artık neyi isteyip neyi istemediğini anlarız, belli bir yaştan sonra seçici oluruz. Hayat görüşümüzle, benliğimizle uyumlu olmayan kişilere karşı toleransımız düşer. Ortak paydada buluşabildiğimiz birileri olsun istersiniz hayatımızda, çünkü mücadele edecek motivasyonumuz azalır.
Gereksiz insan biriktirmenin yanlış olduğunu öğreniriz ve çok insana gerek duymadan sadeleşiriz. İnsan ilişkilerinde “çoklar” sorunludur. Çok iyilik suiistimal edilir, çok sevgi nankörlük getirir, fazla samimiyet saygıyı azaltır, çok ve her an mutlu olma çabası mutsuzluk yaratır. Yaşam azlarla kıymetlidir, sade’nin görkemi ve gücü yaşamı onurlandırır ve “az çoktur.
”Ne de güzel demiş Can Yücel; “Müstakil bir evim olsun ve küçük bir bahçem. Eski bir radyom birde kanepem. Bahçemde erik ağacım ve yanında kiraz. Kırmızı güllerimin yanında papatyalardan da biraz. Minik bir köpek ve sevimli bir kedi, onların vefası, toprağın bereketi. Ve çayı beraber yudumlayabileceğim, elimi hiç bırakmayacak can yoldaşı. Sonrası can sağlığı, hayırlısı…”
“Gönül sırdır” dermiş eskiler. Olur, olmaz herkesle her şeyin paylaşılamayacağına dair bir şifre sanki. Çünkü insanoğlu ayıp arar, kusur arar. Senin üzüntün onun neşesi olur. Gönül ancak güzel görene, güzel konuşana, güzel saklayana açılır. O yüzden; sevgisiyle zulmedene değil, şifa olana denk gelsin yüreğiniz…
Hayatımızın bazı dönmelerinde derin izler bırakan ve tamirinin mümkün olmadığı düşünülen süreçler yaşayabiliriz; ancak bunları aşmak ve kırılan yerleri çok daha güçlü bağlarla onarmak da hayatın bir parçasıdır.
Bazı insanlar zor bir dönemden geçmelerine rağmen diğer insanlara nezaketle davranırlar.
Zorluğun arkasına sığınıp kötülük yapmazlar. Bu iyi niyet ve olgunluğun göstergesidir.
Bazen en büyük güç, bizi incitenlere zarar vermeden iyileşebilmek, onlardan birine dönüşmeden yolumuza devam edebilmektir. Hayat bize haklı sebepler verse de; öz saygımızdan, duruşumuzdan taviz vermeden ilerlemektir.
Belki hayat, bize istediklerimizi vermedi ama eğilmeden, diz çökmeden yaşamak bize düşse de, yine de bahtiyarlıktır insanım diyene…